19 Ağustos 2010 Perşembe

AHMET ÇANTA DENEMELERİ

SIKINTILAR VE DÜŞLER.
İnsan nedense zaman geliyor öylesine büyük ve değişik sıkıntılarla karşılaşıyor ki o anda ne yapacağını, nasıl hareket edeceğini bilemiyor düşmüş olduğu en derin sıkıntılar onu farklı kılmaya başlıyor. Hatta yaşadıkları ile arasında sanki bir sis perdesi varmış gibi olaylara sadece bakakalıyor. Zaman bu şekilde onun için ki anda durmuş gibi öylece hareketsiz kıpramadan süzülüyor soğuk bir düş gibi. Sanki eli, ayağı adeta tutmaz buza dönmüş gibi oluyor. Nasıl hareket edeceğini ne yapması gerektiğini bilemiyor, hatta neyi, nasıl düşünmesi gerektiğini bile kestiremiyor. İşte o anda göz yaşları mavi bir deniz gibi sessizce yanaklarından süzülüyor usul usul. Ben tam on altı yaşımda 27 eylül 1987 son bahar yapraklarını yavaş yavaş dökerken. Benimde son bahar yaprakları gibi yapraklarım zamansız soldu doslar acılarla yaşamayı erken öğrendim acılar adeta bende nasırlaştı artık hiçbir acı beni acıtmıyor kanatmıyor.insan çünküse hazırlıksız yakalanıyor ansızın gelen kötülüklere düşmüş olduğun biçarelik seni kıvrandırıyor. Hiç beklemediğin diğer hayata geciş yapıyorsun çevrendeki tüm insanlar ve sevdiklerin birer birer ayrılmışlar. Sen kendini hayata yeniden hazırlık düşlerin kurarken karşına öyle aşılması çok engeller çıkıyor ki o an işte tutunacak bir çöp arıyorsun öyle demeyin doslar çöp bile sizin için çok önenlidir o an acuruma yuvarlanacağını bilsen bile çekmek tutunmak istiyorsun. Bu kırk yıllık yaşam bana çok uzun gibi görünse de aslında idealleri olanlar için çokta kısa bir yaşam dilimi oluyor.
Doslar insan öyle bir varlık ki en yakındaki sevdiklerinle bile paylaşamıyorsun ve dertlerini kimselere içi açamıyor söyleme cesareti bile bulamıyorsun kendinde. Bunca zamana kadar çevrenin ne diyeceğine zerre kadar değer vermezken. şimdilerde kafasında insanın binlerce soru işareti uçuşuyor.Yok! ha diyor ara sıra Yok hiç önemli değil insanların ön yargıları yargılamaları, bilmeden atıp tutmaları…’ Ama bu kendinden emin halleri pek uzun sürmüyor. Seni çaresizlik öyle bir kıskacına alıp sıkmış ki bedenini, ruhuna bile söz geçiremiyor. Sanki odanın içine hapsedilmiş bir ruh düşünce seni özgür kıl sada sen aynı yerde ilerleme gösteremiyorsun yada kendine engeller koyuyorsun.
İçindeki bunca fırtınaya rağmen göz yaşlarına hakim olamıyorsun sessizce yanaklarından süzülüyor usul usul. Süzülüyor işte ama içini ferahlatmıyor. Bu enkazı karabasanı, bu omuzlarına bir anda çöküveren tonlarca ağırlığı hafifletecek, nafile azıcık bile nefes almasını sağlayacak hiçbir şey kırıntı dahil bulamıyor insan.
Mutlaka insan diyor Bir çözüm… bir çözüm bulmalı. Bunca çektiği acılar ödediğin bedeller yıların senelerin emeğine yazık olmamalı. Geçirdiği uykusuz gecelerin sabırla beklemelerin, yaşayamadığı hayallerin, düşlerin kendini hiçe sayarcasına yaptığı koşturmaların bir ödülü olmalı mutlak.Hayat bu kadar zalim ve acımasız olamaz diye geçiriyor içinden.
Dudaklarında bir şarkı mırıldanırken belli belirsiz grup yorumun dağlara gel o muhteşem şarkısı anlam buluyor yaşadıklarında ve haykırıyor sessizce tanrıya dinsel mitoslara karşı isyanım bağlamışlar ayaklarımı kollarımı .
Göz yaşlarımı da nedensiz akıtmamayı da öğrendim … içindekileri yok etmek istercesine dur durak dinlemeden savaşmak istiyorum.
Bir umut olmalı evet bir umut olmalı içinde bir yerlerde saklı duran hani en zor şartlar için sakladığın Şimdi tam zamanı işte. O umuda sarılmanın o minicik filizi yeniden itinayla can suyu gösterip sevgiyle büyütebileceğini düşlemek zafere ulaşmak için kendini yeninden hazır hissetmek olacaktır.
Sen direnmesini bil ye terki mutlaka geçecek tüm sıkıntılar ve bir de bakmışız ki o minicik umudumuz kök vermiş gülümseyerek çiçek açacağı baharları müjdelercesine içimizi tutkuyla sarmalasın doslar.

YAZAN AHMET ÇANTA...8.19.2010
ahmetcanta40@hotmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder